Trekking, diğer adıyla doğa yürüyüşü, yalnızca bir spor değil; aynı zamanda Türkiye’deki doğal güzellikleri keşfetmek için harika bir fırsat! Büyük şehirlerin hemen yanında, seni hayatın tüm stresinden arındıran rotalar, Türkiye’nin diğer ucunda zorlu yollar ve eski krallıklar… Trekking rotalarında öyle çok şey bir arada ki! Yürüyüş esnasında bir an öylece durup dinlenerek manzaranın tadını çıkarmak, sağlıklı ve zinde kalacağın fit bir yaşam için trekking mükemmel bir tercih. Dört mevsim yapılabilen trekking, son yılların tatil trendlerinin de başında geliyor.
Yemyeşil zengin ormanlarıyla Türkiye de hem yeni başlayanlar hem de profesyoneller için büyük bir trekking cenneti. Bu yazımızda Türkiye’nin bambaşka bölgelerinden birer trekking rotasını anlattık, umarım sen de kendine en uygun olanını keşfeder ve hemen yola çıkmak için hazırlıklara başlarsın! Ancak unutma, trekking için özel ekipmanlara ihtiyacın olacaktır. Onları da senin için derlediğimiz kategoriden seçebilirsin.
Likya Yolu – Muğla
Likya Yolu, Türkiye’nin en meşhur trekking rotalarından biri. Öyle ki sadece Türkiye’de değil, dünyada da ünü oldukça yaygın ve özellikle bahar aylarında yurt dışından turist akını gerçekleşiyor. Likya Yolu’nda trekking yapmak için sıcaklığın ortalama derecelerde seyrettiği mart-mayıs ve eylül-kasım ayları arası dönemleri tercih edebilirsin.
Dünyanın en uzun yürüyüş parkurlarından biri olan Likya Yolu, Muğla’dan başlayıp Antalya’ya kadar uzanıyor. Kabak, Kaş, Adrasan, Çıralı gibi önemli turistik bölgelerin de ev sahibi olan bu rotanın tamamı tamamlamak, hemen hemen 21 gün sürüyor. Ancak elbette rotanın tamamı yerine belli bir bölümünü de yürüme seçeneğine sahipsin.
Tam 535 km uzunluğundaki bu yol, farklı uzunluklara ve zorluk derecelerine sahip yaklaşık 30 paftadan oluşuyor. Yol boyunca sayısız doğal güzellik trekkingçileri bekliyor.
Bu antik yol, Roma Dönemi’nden kalma önemli bir yerleşim ve ticaret bölgesi ve üzerinde birçok antik kent de yer alıyor. Sdyma, Pınara, Letoon, Xanthos, Antiphellos, Apollonia, Simena, Myra, Limyra, Rhodiapolis, Gagai, Melanippe, Gelidonia, Edrassa, Olympos, Chimaera ve Phaselis Antik kentleri Likya Yolu üzerinde uğrayabileceğin duraklar.
Palovit – Kaçkarlar / Rize
Doğu Karadeniz bölgesi, dillere destan doğasıyla herkesi kendine aşık etmeyi başarıyor. Kaçkar dağlarında yer alan vadi rotaları da trekking sevenlerin favori rotaları arasında yer alıyor.
Türkiye’nin en yüksek yerlerinden biri olan Palovit Yaylası’nda yürürken, kendini bulutların üstünde yürüyor gibi hissedebilirsin. Üstelik bu bölge dünyanın en yaşlı ormanlarından birine de ev sahipliği yapıyor. Kaçkarlar iklim koşulları gereği oldukça serin, bu sebeple özellikle yaz mevsimi bu rotayı yürümek için oldukça ideal bir mevsim.
Kazdağları – Çanakkale
Türkiye’nin oksijeni en bol milli parkı Kazdağları Milli Parkı. Ancak bu oksijen deposu cennette trekking’e çıkmak için unutmamak gereken önemli bir kural var: bu milli park alanında sertifikalı kılavuz olmadan yürüyüşe izin verilmiyor.
21 bin hektarlık bir alanı kaplayan bu milli park içerisinde işaretli alanlar bulunuyor. Yürüyüş esnasında Likya Yolu’nda olduğu gibi işaretleri takip etmek gerekiyor. Milli park içinde kamp alanlarında ihtiyaçlarını karşılaman da mümkün. Bir ucu Çanakkale, diğer ucu ise Balıkesir’de olan bu milli park, dört mevsim turist ağırlayan bölgeler arasında yer alıyor.
Ballıkayalar Tabiat Parkı – İzmit
Bu tabiat parkı tam 200 milyon yıldır varlığını koruyor. Şehre yakın trekking maceraları için en sık tercih edilen yerlerden birisi olan Balıkkayalar Tabiat Parkı’nda kolay, orta ve zor olarak derecelendirilmiş parkurlar ve tırmanmaya elverişli bir kanyon yer alıyor.
İstanbul’a en yakın trekking parkurlarından biri olan Ballıkayalar Milli Parkı, hem kamp sevenler hem de günübirlik yürüyüş trekking sevenler için ideal bir rota. Ballıkayalar Milli Parkı trekking parkurunu ortalama 4 saate tamamlayabilirsin. Ayrıca park içinde doğa sporları tutkunları için ekstradan doğal aktivite alanları yer alıyor.
Sülüklü Göl – Bolu
Bolu Mudurnu’ya yakın olan Sülüklü Göl Trekking Parkuru, İstanbul’dan ortalama 3 saat uzaklıkta yer alıyor. 1.200 metre yükseklikteki bu doğal set gölü, yaklaşık 300 yıllık bir geçmişe sahip. İçinde alabalık yetiştirilen göle ulaşmak için küçük şelalelerin ve çayların etrafından dolaşıyorsun.
Yaklaşık 9 km uzunluğundaki bu parkurun ilk yarısında patika bir yokuşu tırmanıyorsun; diğer yarısında ise yokuş iniyorsun. Dönüş yolunu da hesaba katınca, orta düzede zorlukta bir parkur olduğunu söyleyebiliriz.
Frig Vadisi – Kütahya
3 bin yıl öncesine dayanan Frigya medeniyetinden kalan eserleri görebileceğiniz geniş bir coğrafya Frig Vadisi… Kütahya, Eskişehir, Ankara ve Afyonkarahisar arasında kalan bölgede, Frig eserlerini görebileceğiniz yürüyüş parkurları ve bisiklet yolları yer alıyor. 3 koldan ilerleyen tarihi yollar, Frigya’nın merkezindeki Yazılıkaya’da buluşuyor.
Yaklaşık 500 kilometre uzunluğundaki 3 yolun başlangıç noktalar ise; Polatlı (Ankara), Seydiler (Afyonkarahisar) ve Yenice Çiftliği (Kütahya). Ara yollar ve alternatif rotalara da bağlanan Frig Yolu üzerinde Aslantaş, Yılantaş, Matlaş, Kapıkaya gibi tarihi yapıları ve kayalara oyulmuş Frig mezarlarını görebilirsiniz.
Nemrut Dağı – Adıyaman
Aktif bir yanardağın içerisinde yapacağınız bir yürüyüşten daha sıradışı ne olabilir ki? Tatvan’ın Çekmece köyünden krater sırtlarına çıkıp, gölün güneydoğu kıyısına inen ve Ilıgöl’de son bulan muhteşem bir rota bu. Çekmece köylülerinin eskiden kraterin içindeki yaylalarına gitmek için kullandığı güzergâh uzun süredir kullanılmadığı için yolu bulmak zaman zaman zor olabilir. Dolayısıyla yerel bir rehber eşliğinde veya GPS koordinatlarıyla yürümeni öneririz.